“Keşke” Payımıza Düşenler

Hayatımızda hep ikilemler ve seçimler oldu, olmaya da devam edecek. Bir şey istiyoruz, olsun diye çabalıyoruz… Ya olmayınca? Başka seçeneklere mi yöneliyoruz peşi sıra, yoksa biz insanoğlu ne istediğinin belirsizliğinde özümüzü göremiyor muyuz? Ne istediğini bilmeyen bir duygu şelalesi miyiz. Şöyle bir hafıza yoklaması yaparsak ne çok keşke dökülür geçmişten. Halaya durur lise aşklarından başlayıp, dev yüklerin altına girdiğimiz, borçlara dolup yitip giden neşemiz. Boş bir bavulla çıktığımız yolculuk hayal kırıklığı, incinen ruhlarımızla dolmuştur. Dünün keşkesi yarının sisli grisi ile boğuşuyor. Hangisi kazanır dersiniz, açalım mı bir bahis? Hangisi güç veriyor bize?  Hangisine sığınarak, sarılarak hayatta kalmaya devam ediyor, anlam bulmaya çabalıyoruz… Gelmemiş olanı ne çok konuşur,üstüne ne planlar kurar, neler yazar çizeriz. Gizemli de bir yanı var ki bizi diri tutuyor hedefimize koşarken. Ya geçmişin keşkeleri veya iyikileri diyelim ama geçmiş gitmiş sonuçta. Bitti yaşadık gitti diyecek kadar basit mi? Bugün olduğun kişiyi geçmişin inşa etmedi mi? İnsan en çok kırıldığı yerden başlamıyor mu değişmeye. Yara aldıklarına dönüyor sırtını, yürek acısının iyileşmesini beklemeden büyüyor. Galiba gelecekle ilgilenir görünsek de, geçmişin izlerinde yaşıyoruz. Bunun farkındalığını da bilinçli veya bilinçsiz reddediyor bazen zihnimiz,bazen bedenimiz. Evet bazılarımız “iyi ki “diyerek anımsar geçmişini bazılarımız da “keşke” dediği şeyleri konuşamayacak kadar küskündür yarınlar görünümlü geşmişine.

"Keşke" Payımıza Düşenler

Papatya Mevsimi

Mevsimlerden papatya. Seviyor sevmiyor diye kopardığımız papatyaların mevsimi. Sevmiyor çıkarsa inanmayıp bir daha, bir daha sayarak oldurmazı olduruşlarımız. Bir dudak kıpırtısında dilek dilemek, marteniçka takıp leylek beklemek… Adeta günü kurtarmalık inanışlarımızla terapi bulabilmek gibi. O papatya kokusunda burnumuzu bir kitaba dayayıp; huzur bulabilmek gibi. Ve böyle huzurla okunan cümleler hafızamıza kazınır bilir misiniz? Mesela bu anların birinde okuduğum bir cümle vardı: Adamın biri “Kaderimiz yazıldıysa neden dilek dileyelim” diye sormuş. Tanrı demiş ki “Belki de bazı sayfalara dilediğin gibi olsun yazmışımdır.”

keşke

İşte bu yüzden dileklerimiz bol olsun. Biri dua eder, diğeri Allah kabul etsin der ezan vakti. Birimiz yıldızlara bakıp dilek tut der aydınlık yaz gecelerinde. Hıdırellezimiz de var beyaz kağıtlara hayallerimizi resmedip gül ağacının altına gömdüğümüz… Duasına sığındımız sıcak kalpler vardır. Bu sığınak bazen annedir, bazen arkadaş, bazen eş. Herkesin kendi inandığı bir şey, bir değer yargısı vardır. Kimi materyalleştirir, kimi ruhanileştirir. Velhasıl, özümüzde iyiye tutunma arzusu şekil değiştirir ama niyetler hep kır papatyası. Bembeyaz yeni başlangıçlar, hastalıktan arınmış bedenlerimizin mevsimi. Kış bitti. Kayboldu sisli gri pazar sabahları. Şimdi bir ağaç gölgesi bulma zamanıdır. Bir top, bir hamak ve bir kitap. Birde çay yanına havuçlu tarçınlı kek kokusu sarsın her yeri… Bakınız gökyüzüne, şu an özgürüz. Yoğun tempo içinde yuvarlanıp gidiyorduk kontrolümüz dışında; ama tam şu an, şimdi anı yaşayalım, yarına acelemiz yok. Yarınlara geç kalmayalım derken şimdilerimizi ziyan etmedik mi zaten? Durmak gerek bazen. Bulunduğun yerde soluklanıp papatyadan taç yap ve her şey için teşekkür et kendine…

Şu şarkılar ile gözümüzü kapatıp geçmişe gitmez miyiz birlikte ? 

Şarkı Önerisi :

1. Teoman~ Papatya

2. Nil Karbrahimgil ~ Kanatlarım Var Ruhumda

3. Cüneyt Ergün ~  Bilinmeyen Saat Uygulaması

4. Semiramis Pekkan ~ Bana Yalan Söylediler

5. Sena Şener ~ Sevmemeliyiz

Canfeda Yaşagör
Matematik Öğretmeni – Eğitim Koçu
Scroll to Top